Nisan 23, 2007

çok eskilerden... 2

herkes gibi benim de hatıralarla dolu bir sandığım var.
bakmamaya gayret ettiğim, baktıkça içimi acıtan, yağmurlar yağdıran ama yine de beni mutlu eden bir sandık.
bugün bakmış bulundum.
yıllar öncesine döndüm.
tozlu raflardan bunları indirdim.

bu kaçıncı başlangıç...
sözlerim tükenmiş adeta...
tüm güzel cümleleri ben seninle kurmuşum.
şimdi içimde bir sevgin kalmış bir de yıllanmış hasretin.
zaman akıp gidiyor, susuşlarım uzadı yokluğundan beri.
ben gözlerinle konuşurdum, anlardın beni ya da ben öyle sanırdım.
şimdi yoksun, neşem kalmadı.
hüzün kovan kuşumdun benim, uçup gittin.
işte, bir yaş daha büyüdün, bensiz geçecek yeni bir yaşa adım attın.
sana kutlamalar yapacaktım, sevinç saçacaktım ama olmuyor.
tadı yok ki sensiz hiçbir şeyin.
huzurum yok ki benim sen yanımda değilken....


***********************************************************************


çok oldu sesini duymayalı.
nasıl dayanıyorum bu sessizliğe ben de bilmiyorum.
gün de saymıyorum artık.
sen gideli kaç asır geçti, gözümün yollara dalıp gideceği daha kaç asır var...
gelsen neler değişir?
ben değişir miyim?
tamamlanır mı içimdeki boşluk?
aramaz olur mu gözlerim sağda solda senden kalan bir parçayı?
az kaldı biliyorum.
değişecek bir şeyler içimde.
belki hiç hoşuma gitmeyen şeyler olacak sen gelince...
yine hayallerim yıkılacak...
olsun...
sen gel...
bu bana yeter...

Nisan 22, 2007

sadece benim için...

nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum.
aslında hiç beceremem içimden geçtiği kadar çok teşekkür etmeyi.
hep eksik kalır sözlerim.
sadece bil ki çok beğendim.
yüzsüzlük edip böyle birşeyi isterken nasılsa olmaz diye geçmişti aklımdan.
sonrasında isteğimi unutmam da bundandı aslında.
bu harika birşey.
benim için söylenmiş sözler var artık dünya üstünde.
çok ama çok sağol.


-------------- gardiyan -------------------

Bu şehir seni başıma diktiyse gardiyan ,
Vardır bir bildiği .
Yüzümü asfaltlara sürte sürte geldiğim ,
Karanlık çiçekler açan bahçelerden geçtiğim
Şu yollar ,
benim emrimdeyken …
Omzuma konar konmaz ,
papatyalar açtırıyorsun bariyer diplerinde …
ki ,
Emre itaatsizliktir bu…

Halbuki kardeşimdir şu şehir…
Yüreğimdeki kesikleri sorsan bilir ,
Hangi çentik hangi sokakta atıldı…

Geceler benim emrimde iner güneşin önüne …
Sorgusuz ,
karanlık perde Tek sözümle çöker…
Yine de laf geçiremiyorum nedense…
Senin aydınlığına kurban edip geceleri ,
Yine karanlıklar kıvrana kıvrana doğuruyor güneşi sana…
Aklım almıyor , bu şehir laftan anlamıyor…

Halbuki öğrencimdir bu şehir …
Adım adım tabanlarımı kanatarak göstermişimdir
Kronolojik yaraları yüreğimdeki …
Bedbaht bir rehber gibi…

Güvercinler elime bakar …
gökler ki , mavisini ben seçerim ,
bulutları ben çalarım üzerlerine…
Kızıllığını kanımdan damlatırım bulutlara ,
Ki ,
Sen belki gün doğumu izlersin diye…
Laftan anlamıyor meret ,
Sanki ben dememişim gibi…
Yine çiğ döküyor sabaha karşı ,
benden habersiz…
Sırf senin göreceğin çiçekler solmasın diye…
Ki ,
emre itaatsizliktir bu…

Ama bu şehir , seni başıma diktiyse gardiyan ,
Vardır bir bildiği .

L.Ş.