Temmuz 25, 2007

var mıdır bi yolu ana rahmine dönmemin, varlığımı geri çekmemin?
ben istemedim ki bu dünyaya gelmeyi, bu hayatı sürmeyi..
bırakın beni gideyim...
eminim arkamda hiç iz kalmaz...
bu aptal yaşantı bi noktada bitmeli..
niye yasak ki kendini yok etmek...
bilinçli bir kararsa verdiğim niye karışırlar ne yaptığıma...

bu dünya bana fazla...
bittim ben artık....
her gün ölüyorum zaten..
yara almadık yerim kalmadı...
kabuk bile bağlamıyor artık yaralarım...
kan kusuyorum her gün...
nefesim kesiliyor...
bırakın beni gideyim...

sessizce olacak söz veriyorum...
varlığım kadar rahatsız etmeyecek sizi bu gidişim...

bırakın beni gideyim...
yok ki bi amacım burda olmak için...
bi aptal eksilecek sadece yeryüzünden...
sizin için faydalı bile olur yok oluşum...
azot döngüsüne eklenen çürümüş bir beden...
hem havanızı da solumamış olacağım daha fazla...

var sandığım bi kaç sevenim üzülür belki..
belki de bayram eder ne bileyim...
koca bir aptalım nası olsa...
hep hayal aleminde yaşadım..
hiç ait olmadım ben bu dünyaya...
bırakın beni gideyim..

söz veriyorum baba son üzüşüm olacak bu seni...
annecim... son kez ağlarsın benim yüzümden..
canım, herşeyim sen zaten büyüdün bensiz de mutlu olursun...
ne olur.... bırakın beni gideyim...
bitireyim bu gereksiz çileyi....

2 yorum:

Fındıkkurdu dedi ki...

ölüm çözüm olsa milyonlarca insan gözünü kırpmadan ölüp giderdi.. hayatta ölmeye değer gördüğün olaylar aslında bir çok insana göre ufacık üzüntüler.. böyle şeyler yaşamış olupta ölmeyi düşünmek Allah a isyandan başka bişey değil! sana bir arkadaşımın yakınının kardeşinden bahsetmiştim hatırlarsan.. her güzel gün gibi evinden okuluna gitti.. döndüğünde ailesinden geriye sadece yerdeki kan izleri kalmıştı. küçücük bir kız çocuğunun gayet mutlu yuvasında şimdi ne annesi ne babası nede ablası var.. buna rağmen yaşıyo.. çünkü hayat yaşamaya öyle de böyle de değiyo.. kendini o küçük kız çocuğunun yerine koy ve düşün.. eve döndüğünde bi gün annen baban kardeşin ölmüş olsa sence bu mudur ölmek için sebep yoksa senin yaşadıkların mı??insanlar hata yapar bundan ders alır ve daha düzgün yaşar. pes etmesi gerekn çok insan var ama asla bunlardan biri sen değilsin.. şimdi yne kardeşini dinleme bu yazdıklarını önemseme ve hadi git öl.. insnlar seni üzdü diye ailenide öldür öyle git.. arkanda madem ki snin için üzülen birileri olmicakmış hemen bugün git ÖL..

pesimist koala dedi ki...

kendini avutmamak iyi değil , direnmediğini görüyorum son zamanlarda. avuçlarında kalan kan izlerini kurumayacak mı zannediyorsun sen . bedenindeki bu kahır kanserini iyileşmeyecekmi zannediyorsun . sabırlı bir yürek lazım sana biliyorum , çünkü bende aradım bir zamanlar yüreğimde saklanmış sabrı . tentirdiyot kaldırmıyor bedenin biliyorum artık . yara bantları kar etmiyor . ama bir tek senin mi yaşadığını zannediyorsun bütün bunları . bu beyninde yanan kıvılcımlar bir tek senin mi canını yakıyor sanki . bir adım ötemizde duruyor ölüm . ölüm herkese aynı uzaklıkta . en güzel kurtuluş türküsü gibi geliyor insana bu zamanda bilirim ölümün adı . geçmişe yazılacak şiire en güzel son satırlar olur … ama ya ölümde yanına almazsa bizi ... o çok istediğimiz , son kurtuluş zannettiğimiz azrail de bizi beğenmezse . kolay mı zannediyorsun öyle temiz bir ölümle gitmeyi bu dünyadan... azraile ne cilveler yaptım biliyor musun zamanında beni de yanına alsın diye . ne türküler söyledim , ne şiirler yazdım ölüme … sonra baktım ki , bedenim de ruhum da geçte olsa iyileşiyor . yüreğe yapılan tüm tecavüzler unutulmasa da tozlu raflara kaldırılıyor … çünkü çevrendeki farketmediklerini farketmeye başlıyorsun yaralarının iyileşme döneminde . o çevrende değişen , kimseyi farketmediğin , senin için yapılanları görmediğin , aslında senin etrafında her zaman dönen dünyayı farkediyorsun … daha sonra da aynı hataları ne kadar çok yaptığını … ne kadar yemin edip , ne kadar yemin ezdiğini … ne kadar insan kırdığını o hiçbir şeyi görmediğin dönemde … fark ettiklerin senin hayatındaki zorunlu şeyler olmaya başlıyor bir zaman sonra . savaştan yenik düşmüş bir yüreğin tekrar yapılanması başlıyor sonra … talan edilmiş yerler restore ediliyor . yıkılıp dökülen binalar , yollar yeniden inşa ediliyor …

şimdi sen diyorsun ki ben gidiyorum … anılmak istemiyorum buralarda artık … ama yanılıyorsun … çünkü sadece senin zannettiğin o hayat , kocaman bir bütünün küçük bir parçası . kendine ait olan görevleri başkasına satmaya çalışıyorsun … düpedüz kandırıyorsun çevrendekileri , verdiğin sözleri başkaları üzerine yıkıyorsun . başınızın çaresine bakın , ben yokum artık diyorsun … hayata kafa tutamayan sarhoşlar gibi kaçıyorsun yani yaşamaktan… peşindeki bütün her şeyi , geçmişindeki yükün hepsini seninle sırtlayacak sevdiklerin varken , sen daha büyük bir yükle sevdiklerine bencilce devrediyorsun yani her şeyi . hayatla direnmek varken , sen piyasayı dolandırıp , ailesine ve sevdiklerine büyük borçlar bırakan düzenbazlar gibi gitmeyi tercih ediyorsun…

şimdi ya yüreklerimizi dolandırıp kaçacaksın korkaklar gibi buralardan , mezbahaya giden koyunlar gibi en kolay kurtuluş yolunu seçeceksin … ya da sırtında birikmiş yükü paylaşmayı seçeceksin sevdiklerinle , hepimizin yaptığı gibi …

unutma ki ne sen ilksin bu dünyada ölmeyi isteyen , ne de bir başkası … ölmek kadar basite inseydi herkes , bu dünyada yaşayacak kimse kalmazdı .

kelebekler kozalarından çıkabilmek için haftalarca çırpınıyorlar biliyor musun … ellerini mahvediyor günlerce kozayı yırtabilmek için… saatler süren bir ömre başlamak için günlerce sabrediyorlar , elleri , avuçlarıyla savaşıyorlar . başkaları tarafından yenme ihtimalini bildikleri halde savaşıyorlar. ömürlerinin ne kadar kısa olacakları umurlarında mı sanki … ama en azından savaşıyorlar … senin gibi kozanın içinde savaşmayı bırakıp vazgeçseydiler … biz kelebekleri hiç göremezdik…